24 Kas 2013

"Dünyanın bütün çiçeklerini getirin!"

Şu hayatta eski bir öğrencinizin kalabalıklar arasından "Hocam, hocam!" diye koşarak gelmesini neyle değişebilirsiniz ki. 
Hele ki "Şu üniversiteye/liseye girdim, şu notu aldım, borcunuzu ödeyemem" diyorsa o anda dünyalar sizin olur, "alnımızda bilgilerden bir çelenk..." diye marşlar çalmaya başlar içinizde. :)

Öğretmenlik çok kutsal vesselam. Öyle laf olsun diye söylenen türden değil ama. Tohumları ekip, gözü gibi bakıp, çiçek açtıran bir şey. Anne-baba gibi, arkadaş gibi, en derindeki anılar gibi.

"Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin!" diyen köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri gibi..

"Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseridir." K.Atatürk
 
Benim kadar haylaz bir öğrenciye ders çalışma zevkini anlatabilen, okuma yazma bir tarafta dursun; dinlemeyi, konuşmayı, büyükleri sayıp küçükleri sevmeyi, kitap okumayı, araştırmayı, ... paha biçilemez birçok şeyi öğreten öğretmenlerim en büyük kârımdır benim.

Öğretmenler günümüz kutlu olsun!



20 Kas 2013

Gerçekten inanırsak olur mu?

Bazen yaşayamadığımı hissediyorum. 
Ankara'da, uzansan karşı binadaki ile el ele tutuşabileceğin evlerde, ölçülemeyen boyutlardaki hava kirliliği ve otobüslerin içinden bakan bunalmış insan yüzleriyle, zamanının yarısı bile sana ait değilken..
Gerçi, mutlu olmak isteyene her yol mutluluk da.. Yine de bir şeyler eksik kalıyor sanki. 

Dün, bütün akşam Instagram'dan takip ettiğim courtneybabyccino'nun resimleri ile hayallere daldım. 
Bir kadın düşünün. Dört çocuğuyla, koccaman bir evde, sürekli bulutlu bir şehirde yaşıyor. O kadar güzel ve enerjik ki! Belki de mutuluğun kaynağı benim mutsuzluk sebebi olarak sıraladıklarımdır. 

Belki de şu renkli evler yüzündendir.. ya da sarı yağmurluklardan.. 

kaynak: http://instagram.com/courtneybabyccino
kaynak: http://instagram.com/courtneybabyccino

Yüzümü ellerime dayadım, 10 sene sonraki "Bektaşlar"ı hayal ediyorum. Harbi hayal ama, "rüyalar gerçek olsa" gibi bir şey. :) Ama.. belki, gerçekten inanırsak olur.. 
Olmaz mı? :)



9 Kas 2013

İlahi kedicik:)


Bir başıma kahvaltı yapıyorum diye üzülürken masanın öbür ucunda iki kulak gördüm. 
Hayalet gibi zaten; bir bakıyorum yok, bir bakıyorum yanıbaşımda. 

Seviyorum kız seni.. ❤


3 Kas 2013

"Lala lala, cennet bu mu ola!"

Kaçıncı kez gidiyorum Amasra'ya, her seferinde mest olup dönüyorum, yeni hikayeler öğreniyorum.(Sevdiceğim ile ilk şehir dışı gezimiz olduğundan bizim için daha bir özeldir bu yarım adacık.)

Oraya gidip de, sahilde dolaşıp balık yemekle yetiniyorsanız büyük hata ediyorsunuz derim. Kesssinlikle! tekne turuna çıkmalısınız. Bangır bangır müzik açıp denizin ortasında dönüp duran saçma şeylerden bahsetmiyorum. Size özel turlar oluyor, her bir koya, kuytuya girip, molalar verip, doğru yanlış:) hikayeler anlatıyor kaptan.

Tavşan adası mesela.. Önceden manastırmışmış, fakat depremden sonra yıkılmış, harap olmuşmuş. Bir zaman sonra buraya tavşanları bırakmışlar, onlar da çoğalmış, yabanileşmişler. Fakat tavşanlar ürkek minnaklar olduğundan pek görünmezlermiş. İlk gittiğimizde, tekneyle adaya yanaşıp, martıların arasından siyah kulakları görünce pek bir şanslı hissetmiştik kendimizi. :)


Sonraaa.. 
Vay efendim, "Amasra" Pers kralının kızının ismiymiş, aman efendim şuracıktaki koyda denize girermiş.. Şu köprünün altından geçerken dilek tutarsanız gerçek olurmuş. (bizimki gerçek oldu vallahi) 
Doğru olsun olmasın bayılıyorum böyle hikayeler dinlemeye. :) Anlatılırken gözlerimi belertip, ağzımı açıp dinliyorum. 
Bu hikayeler doğruysa ve nesilden nesile aktarılıyorsa da, uydurmaysa da oranın kıymetli olduğunu gösterir bence..


Ne kadar kıymetli olsa da, insanoğlu bir şekilde elindekini mahvetmeyi biliyor. Accayip yetenekliyiz bu konuda, hele Türkiye doğayı, tarihi mirası yok etmede kimseye bırakmaz birinciliği. 

Son gidişimizde gördük ki, bir kısım ağaç kesilmiş, yüksek yüksek yapılar yerleşmeye başlamış. Yakındır "Tarihi Şehir Eski Amasra" ve "Yeni Amasra" diye ikiye ayrılması.