12 Mar 2014

Sevmekten çok nefret etmeyi öğrenmişiz.

Bu toplum ne zaman birleşip tek yürek oldu diye düşünüyorum. 
Aklıma '99 depremi geliyor. Korkunç bir cinayet/kaza haberi aldığımızda aynı nefreti/hüznü hissettiğimiz anlar belki..
Artık 29 Ekim'leri, 23 Nisan'ları bile sayamıyorum "birlik, bütünlük" zamanlarına. 

Sürekli birbirinden nefret eden gruplar halindeyiz, hep "öteki"yiz. Muhafazakarlar, çerkezler, kürtler, doğulular, batılılar, aleviler, dinsizler, cemaatçiler.. Bir solukta aklıma gelenler bunlar. Ama bu liste hiç bitmez.

Bir hükümet gelir başörtüsünü yasaklar, insanların dinini yaşamasına izin vermez. Bir başkası gelir "herkese özgülük" diyerek bu yasağı kaldırır; ama alkolü yasaklar mesela, tasvip etmediği(!) internet sitelerini, filmleri yasaklar. Hatta, "kılık kıyafete karışamazsınız" diye bağıran bu kimseler TV'deki sunucuların giydiklerine, makyajlarına bile müdahale eder. 

Benim yaşım yetmez eskileri hatırlamaya, fakat tarihi biraz bilmek yeterli hep 3'e, 5'e bölündüğümüzü görmek için. Sağcı-solcu ayrımı varmış eskiden ya, arkadaşını kardeşini öldürmüş bu fanatikler davaları için. Üzerinden 30 yıl geçmiş, biz hala birbirimize düşman. Hala gençler, çocuklar ölüyor davalar uğruna.. 

Hiç durup düşünmeyiz, hep öteki suçludur, düşüncesizdir çünkü. Çünkü illa duvara toslamamız gerekiyor birbirimize sarılmak için. Asla akıllanamayacağız. Sevmekten çok nefret etmeyi öğrenmişiz çünkü. 


4 Oca 2014

Baharı Bekleyen Kumru

Bir yıl daha geride kaldı. Kırmızıya, sime, ışıltıya doyduğumuza göre, baharı beklemenin vakti gelmiştir. 
Benim için bu kadar kış yeter de artar bile. :)

"Ah keşke" dediklerimiz, sevdiklerimiz, özlediklerimiz, hiç bitmesin istediklerimiz hep yanımızda olsun. 
Pişmanlıklarımız, kırgınlıklarımız, kötü anılarımız, kazalar, hastalıklar bizi terketsin. 
2014 herkese bahar gibi gelsin, umarım.



30 Ara 2013

Yaşlanmak mı?

Ne ilaçlar ne dinlenmek kâr etmedi; hastayım hastayım.. 
Eskiden atkı-bere bilmezdim, montumun önünü bile kapatmazdım; bir kere grip olduğumu, öksürdüğümü hatırlamıyorum. Artık kendimi soğuktan, mikroptan korumama rağmen kapıyorum şifayı, yataklara düşüyorum. 

Yaşlanma belirtisi mi bu da? :(

Hemen hastalanmalar, yorulmalar. Eskisi gibi yediğim halde gelen ve gitmeyen kilolar. Efendime söyleyeyim :) bel boyun ağrıları.. Gün sonunda gezmek yerine pijamayla evde pineklemenin hayali. Yolculuğa çıkmadan önce heyecanın yanından pis pis sırıtan üşengeçlik; hani biletler falan alınmasa "Gitmesek de evde mi otursak?" dedirten cinsten..
Bir de şunlar var ki onlar en acısı; "Vay bee, bu adam öleli o kadar yıl olmuş muu!", "Aman, bu çocuk ne çabuk büyümüüş!.."
( "eski dostlaaar, eski dostlaaar" şarkısına doğru gidiyorum. ♫ )

Yarabbim! Ne çabuk yaşlanmaktan söz eder oldum, halbuki daha yeni başlıyorduk. 
Azıcık daha mühlet ve gençlik ver ne olursun..



Hoop! Konuya nereden girdim, nereden çıktım. İşte bunlar heep yaşlılık. :)



8 Ara 2013

Pazar Akşamı :(

Pazar akşamları sakinleşmeye ihtiyacım var. 
Mümkünse evde, her türlü gürültü kaynağından uzakta, son saatlerin keyfini çıkarayım.
Koltuğa yayılıp bir bardak ada çayı ile kandırayım kendimi. 
Hafta içi soluksuz mesai yapan bu bünye, hafta sonu tatilinden sonra işe gitmeyi kabullenemiyor bir türlü..
Balık bünye. :)