24 Eyl 2013

Ömrüm nereye..?

Ne yaptığımızı düşünüyorum; ne için çalıştığımızı, çabaladığımızı..
Gençken ya da çocukken, hemen her şey başarılı olmak içindi. Derslerinde başarılı olmalısın, iyi bir okulda okumalısın, saygın bir meslek edinip iyi para kazanmalısın. Ooo, hele annen baban senden övgüyle bahsetmeli, biri mesleğini sorduğunda gururla söylemelisin.  

Ya üniversite okuyamasaydım, ya sayısalcı olmayıp bir sanat dalına yönelseydim.. Aman Yarabbi, korkunç şeyler bunlar! :P

Hep böyle düşündüğüm ya da düşündürüldüğüm için böyle de yaşadım. 
Tabii ki pişman değilim; ben de çağımızın tatminsiz insanlarından biriyim sonuçta. Kendimi (hiç kimseye değil) kendime kanıtlayamasaydım, hayatım boyunca mutsuz ve ezik hissedeceğimi biliyordum. 

Peki ya şimdi? 
Bakıyorum da, eskiden amacım olanlar şimdi araç olmuş sadece. Doymak için, giyinmek için, gezmek içinmiş artık çalışmak. Hayır hayır, yan gelip yatayım demiyorum, zaten istesem de yapamam. Eskiden yaz tatillerini bilgisayar ve tv karşısında tüketen yaşıtlarımın aksine, boyuna kitap okurdum ben, örgü öğrenmeye ya da yemek yapmaya girişirdim. Bir meşgale bulurdum kendime..

Sadece.. koca bir "fabrika"da, saatlerimi (günlerimi, yıllarımı, ömrümü..) geçirmek zor geliyor. Benim değil de başkalarının istediğini yaparak.. bana para versinler ki geçinebileyim diye. 

Bu şekilde çalışmak beni hem mutlu ediyor hem mutsuz. Bazen öyle çalışkan öyle üretkenmişim ki, bu tempo beni yaşatan şeymiş. Bazen de koşturmacaya katılmayan, kendi halinde birisiymişim. 

Aslında, beni bu kadar düşündüren ve rahatsız eden şey gittikçe büyüyen doyumsuzluğumuz sanırım. Eskiden sadece babanın çalıştığı iki çocuklu bir aile gül gibi geçinirken, şimdi her biri birden fazla işte çalışan karı-koca ay sonunu getiremiyor. 

Bunu biz mi yapıyoruz kendimize, yoksa birilerine uymak zorunda mı kalıyoruz?