Yaklaşık bir sene önce (henüz evlenmemişken) Murat'a bir ev ilanı gönderdim ve dedim ki: "Keşke bu evi tutabilsek, tam istediğimiz gibi, ferah, geniş, tertemiz.. ama bize bir numara büyük gelir.. :("
Sonraki gün, haydi bir bakalım dedik, en azından görmüş oluruz, belki indirim de yaparlar. O gazla emlakçıyı aradık ve akşamında gittik. Bütçemize, zevkimize uygun dört tane ev önerdiler. Hepsini gezdik; son sırada ilanını görüp beğendiğimiz daire vardı. Apartmana girdik, dış kapının önüne geldik, emlakçı kapıyı açarken şaşkınlıkla birbirimize baktık; daire numarası kaç olsa beğenirsiniz? 16!.
İçeri girdik, evi gezmeye başladık.
Resimlerindeki gibi ferahtı, güzeldi; ama dolaplar, kapılar pislikten görünmüyordu.
Resimlerindeki gibi ferahtı, güzeldi; ama dolaplar, kapılar pislikten görünmüyordu.
Sonra...
en sevdiğim köşeler :) |
Sonra ne mi oldu?
İşte şimdi bu evde oturuyoruz. :)
Badanası boyası, tamiratı yapıldı, defalarca temizledik, temizlettik. Elimize her para geçtiğinde bir eksiğini aldık. Hala eksiklerimiz var; ama sorun etmiyoruz, insanın kendi evi gibisi yok. (..gerçekten kendi evi olmasa da :P)
İşte şimdi bu evde oturuyoruz. :)
Badanası boyası, tamiratı yapıldı, defalarca temizledik, temizlettik. Elimize her para geçtiğinde bir eksiğini aldık. Hala eksiklerimiz var; ama sorun etmiyoruz, insanın kendi evi gibisi yok. (..gerçekten kendi evi olmasa da :P)
kitaplarımdan asla vazgeçmem!.. aksesuarlardan da :) |
saatleri seviyoruuuum.. |
çiçeksiz bir ev düşünülemez, onlar mutluluk için bahane.. |
Tapusu sizin üzerinize olmasa da, yaşadığınız yer o süreliğine sizindir bence. Sahiplenmek, orada yaşamayı sevmek; her ayrılıkta bir parça burulup, her kavuşmada huzuru hissetmek lazım.
Orada ve orayı "yaşamak" lazım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder